Mısır'ın Şarm eş-Şeyh şehrinde imzalanan "Niyet Beyanı" belgesi, bölge ülkelerinin katılımı ve Batılı liderlerin desteğiyle dikkat çekiyor. Bu belge, güçlü bir irade beyanı olarak değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Filistin'e verdiği destek ve Türkiye'nin rolü, zirvenin önemli noktalarından biriydi.

Zirvede Öne Çıkanlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anlaşmanın Filistin sorununu çözen bir belge olarak görülmesinin yanlış olacağını belirtti. Erdoğan, çözümün ancak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti ile mümkün olacağını vurguladı.

Deklarasyon, genel bir çerçeve sunarken, Gazze Planı'nın ilerlemesi ve İsrail'in verdiği sözleri tutması için baskı oluşturulması açısından önem taşıyor. Trump'ın deklarasyonu sahiplenmesi ve Netanyahu üzerinde nüfuz kazanması da dikkat çekici bir detay.

Türkiye'nin Rolü ve Bölgesel Etkileri

Türkiye, bu sürecin kilit aktörlerinden biri olarak öne çıkıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zirve öncesindeki ve sırasındaki ağırlığı, Türkiye'nin belirleyici rolünü gösteriyor. Hem metnin son halinin ortaya çıkmasında hem de Netanyahu'nun zirveye katılımının engellenmesinde Türkiye'nin etkisi büyük oldu.

Uluslararası kamuoyu ve bölge ülkeleri, Türkiye'nin bölgedeki düzen kurucu ve istikrara katkı sağlayıcı rolünün farkında. İki devletli çözümün yeniden gündeme gelmesinde Türkiye'nin çabaları takdirle karşılanıyor.

Gelecekte Neler Bekleniyor?

Bundan sonraki süreçte, bölge ülkelerinin bağımsız bir Filistin devletinin inşasında işbirlikleri derinleşecektir. İslam ülkeleri, bölgesel güvenlik mimarisine olan ihtiyacı daha fazla gündemlerine alacaklardır. Daha dar katılımlı ancak caydırıcılığı yüksek birlikteliklere ihtiyaç duyulduğu bilinci artacaktır.

Şarm El-Şeyh Zirvesi, Filistin meselesinde yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Türkiye'nin aktif rolü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararlı duruşu, bölgede barış umutlarını artırıyor. Ancak, kalıcı bir çözüm için tüm tarafların samimi çabaları ve işbirliği şart.