İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları aralıksız devam ediyor. Siyonist terör devleti İsrail, Gazze'deki halkın direncini kırmak amacıyla hava saldırılarını yoğunlaştırırken, soykırım ve aç bırakma politikalarıyla Filistinlileri zor durumda bırakmaya çalışıyor. Son olarak, Gazze'nin kuzeyindeki El-Avde Hastanesi'nin çevresinin bombalanması, uluslararası kamuoyunda büyük tepkilere yol açtı.

Gazze'de Hastaneler Hedefte

Filistin Sağlık Bakanlığı'nın yaptığı açıklamaya göre, öğle saatlerinde Gazze'deki hastanelere 93 ölü ve 200'den fazla yaralı getirildi. Bu durum, İsrail'in saldırılarında sivillerin hedef alındığına dair endişeleri artırıyor. El-Avde Hastanesi'nin çevresine yapılan saldırı, hastanede tedavi gören hastaların ve sağlık çalışanlarının hayatını tehlikeye attı. Bu saldırı, uluslararası hukuka göre savaş suçu olarak kabul edilebilir.

İsrail'in Amacı Ne?

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının temel amacı, Hamas ve diğer Filistinli direniş gruplarını zayıflatmak ve onları müzakere masasına oturtmaktır. İsrail, Gazze'deki halkın desteğini kırarak direniş gruplarını köşeye sıkıştırmayı hedefliyor. Ancak, bu saldırılar sadece Filistinli sivillerin hayatını tehlikeye atmakla kalmıyor, aynı zamanda bölgedeki istikrarsızlığı da artırıyor. İsrail, bu saldırılarla 13 Nisan'da sunulan teklife yakın bir müzakere pozisyonu elde etmeyi amaçlıyor.

Uluslararası Tepkiler

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları, uluslararası toplumda geniş yankı uyandırdı. Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, İsrail'i sivilleri korumaya ve uluslararası hukuka uymaya çağırdı. Ancak, bu çağrılar şu ana kadar İsrail'in saldırılarını durdurmaya yetmedi. Birçok ülke ve sivil toplum kuruluşu, İsrail'e karşı yaptırım uygulanması ve uluslararası ceza mahkemesinde yargılanması gerektiğini savunuyor.

Gazze'de yaşanan bu insanlık dramı, uluslararası toplumun acil müdahalesini gerektiriyor. İsrail'in saldırıları durdurulmalı, siviller korunmalı ve bölgeye insani yardım ulaştırılmalıdır. Aksi takdirde, Gazze'de yaşanan bu trajedi daha da derinleşebilir ve bölgedeki istikrarsızlık daha da artabilir. Unutulmamalıdır ki, Filistin halkının da yaşama hakkı vardır ve uluslararası toplum bu hakkı korumakla yükümlüdür.