Ekonomik Büyümenin Karanlık Yüzü: Türkiye'nin Ödediği Ağır Bedel!
Dünya

Ekonomik Büyümenin Karanlık Yüzü: Türkiye'nin Ödediği Ağır Bedel!


26 October 20255 dk okuma14 görüntülenmeSon güncelleme: 27 October 2025

Türkiye, son yıllarda ekonomik büyüme oranlarında dikkat çekici rakamlara ulaşsa da, bu başarının ardında göz ardı edilen, hatta görmezden gelinen ağır bir bedel yatıyor. Maden sahaları, termik santraller, HES projeleri, devasa yollar, köprüler, göklere uzanan rezidanslar ve iş merkezleri... Tüm bu yapılar, ekonomik büyümenin sembolleri olarak gösterilse de, aslında doğa ve insanlık için büyük bir tehdit oluşturuyor.

Ekonomik Büyümenin Çevreye Etkileri

Ekonomik büyüme uğruna yapılan yatırımlar, doğal kaynakların hızla tükenmesine, ormanların yok olmasına, su kaynaklarının kirlenmesine ve biyoçeşitliliğin azalmasına neden oluyor. Maden sahaları için açılan devasa çukurlar, verimli toprakları kullanılamaz hale getirirken, termik santraller atmosfere saldığı zehirli gazlarla hava kirliliğini artırıyor. HES projeleri ise nehirlerin doğal akışını bozarak, sucul yaşamı olumsuz etkiliyor.

  • Ormanların Yok Olması: İnşaat projeleri ve madencilik faaliyetleri için yapılan ağaç kesimleri, ormanların yok olmasına ve erozyon riskinin artmasına neden oluyor.
  • Su Kaynaklarının Kirlenmesi: Sanayi tesisleri ve tarım ilaçları, su kaynaklarını kirleterek, içme suyu kaynaklarının azalmasına ve sucul yaşamın zarar görmesine yol açıyor.
  • Hava Kirliliği: Termik santraller ve sanayi tesisleri, atmosfere saldığı zehirli gazlarla hava kirliliğini artırarak, insan sağlığını tehdit ediyor.

Sürdürülebilir Kalkınma Mümkün mü?

Ekonomik büyüme ile çevre koruma arasındaki dengeyi sağlamak, sürdürülebilir kalkınmanın temelini oluşturuyor. Sürdürülebilir kalkınma, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama yeteneğini tehlikeye atmadan, bugünkü ihtiyaçları karşılamayı hedefliyor. Bu nedenle, ekonomik büyüme stratejileri belirlenirken, çevresel etkiler göz önünde bulundurulmalı ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı sağlanmalıdır.

Sürdürülebilir kalkınma için atılması gereken adımlar şunlardır:

  • Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Yatırım: Güneş, rüzgar, su gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmak.
  • Enerji Verimliliğini Artırmak: Binalarda, sanayide ve ulaşımda enerji verimliliğini artırarak, enerji tüketimini azaltmak.
  • Atık Yönetimini İyileştirmek: Atıkların geri dönüşümünü ve yeniden kullanımını teşvik ederek, atık miktarını azaltmak.
  • Çevre Dostu Teknolojileri Geliştirmek: Çevre dostu teknolojilere yatırım yaparak, sanayinin çevresel etkilerini azaltmak.

Gelecek Nesillere Yaşanabilir Bir Dünya Bırakmak

Ekonomik büyümenin maliyetlerini göz ardı ederek, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak mümkün değildir. Doğal kaynakların hızla tükenmesi, iklim değişikliği, hava ve su kirliliği gibi sorunlar, gelecek nesillerin yaşam kalitesini olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle, ekonomik büyüme stratejileri belirlenirken, çevresel etkiler göz önünde bulundurulmalı ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri benimsenmelidir. Aksi takdirde, ekonomik büyümenin "dehşet verici maliyeti", gelecek nesillerin omuzlarında ağır bir yük olarak kalacaktır.