12 Mayıs 2025 Pazartesi

Curzon'un Kabusu Gerçek Mi Oluyor? Türkiye Yükselişte!

Tarihi ve kritik bir süreçten geçiyoruz. Sadece ülkemiz değil dünyanın jeopolitik güç haritası da köklü bir değişimden geçiyor. Bu yeni dönem 'çok kutuplu dünya' diye tanımlanıyor. Gazze'den Keşmir'e, Ukrayna'dan Tayvan'a, Libya'dan Myanmar'a, Yemen'den Venezuela'ya kadar dünyanın dört bir yanındaki çatışma, kaos ve krizlerin arka planında sömürgeciliğin dayattığı yapay sınırlar, kimlik, aidiyet, tarif, bilinç ve ideolojiler birer birer çözülüyor.

Türkiye'nin Yeniden Yükselişi

Coğrafi, kültürel ve tarihsel derinliğimizi oluşturan Ortadoğu, Orta Asya, Güney Asya, Doğu Akdeniz, Balkanlar, Kafkaslar ve Kuzey Afrika, şahlanan Yeni Türkiye'nin önderliğinde yeniden diriliyor. Lord Curzon'un yüz yıl önce sınırlarını çizip 'Anadolu' parantezine aldığı emperyal tezgâh parçalanıyor. Yeni Türkiye, makûs talihini yenerek Babür Şah'ların, Timur'ların ve Fatih'lerin egemen olduğu sahalarda yeniden yükseliyor.

Osmanlı Mirası ve Küresel Güç Dengeleri

Osmanlı, Babür ve Timur gibi üç imparatorluğun vârisi konumundaki Türkiye'nin yeni küresel güç haritalarında kilit aktör haline gelmesi sömürgeci prangalara ağır darbeler indiriyor. Çünkü Türkiye'nin Fas'tan Endonezya'ya, Keşmir'den Yemen'e uzanan Kuzey-Güney ve Batı-Doğu ekseninde dünyanın kalbi konumundaki sahalarda artan etkinliği küresel dengeleri de oyunları da yeniden şekillendiriyor.

Türkiye'nin bu yükselişi, sadece bölgesel bir güç olmanın ötesinde, küresel arenada da söz sahibi olma potansiyelini beraberinde getiriyor. Bu durum, Batı'nın hegemonyasına karşı bir denge unsuru oluştururken, aynı zamanda yeni işbirliği fırsatlarını da doğuruyor. Türkiye'nin dış politikadaki aktif rolü, bölgedeki istikrarın sağlanmasına ve ekonomik kalkınmaya önemli katkılar sunuyor.

İlgili Haberler