11 Nisan 2025 Cuma

Medya'da Dönüşüm: Orta Yolcuların Sonu Mu Geliyor?

Medyada yeni bir dönemin kapıları aralanıyor. Yıllardır "ne şiş yansın ne kebap" anlayışıyla hareket eden, her iki tarafa da şirin görünmeye çalışan orta yolcu gazetecilerin devri kapanıyor mu? Keskin Kalem'in kaleme aldığı bu çarpıcı analiz, medya dünyasında dengelerin nasıl değiştiğini ve kimlerin kaybedeceğini gözler önüne seriyor.

Orta Yolcuların Yükselişi ve Düşüşü

Geçmişte, tarafsızlık maskesi altında konforlu alanlarında gazetecilik yapan, hem muhaliflerden hem de iktidar yanlılarından alkış alan bir kesim vardı. Ballı maaşlar, ekranlar ve köşeler, her boruyu öttürmeye evet dedikleri için onlara ayrılmıştı. Ancak bu derin uykudan uyanmanın vakti geldi. Kendini cennette zannedenler için acı gerçeklerle yüzleşme zamanı. Bu gazetecilerin yükselişi, aslında bir güç dengesi üzerine kuruluydu. Ancak, siyasetin ağırlık merkezinin kaymasıyla birlikte, medyanın da dengeleri değişiyor.

Peki, bu orta yolcular kimlerdi ve nasıl bir strateji izlediler?

  • Fatih Altaylı: Yıllarca kendini medya düzeninin ağası ilan eden, mütedeyyin insanlara hakaret eden, kadınlara küfürler eden ve yakın çevresine "sırtım sağlam, hep kurtulmanın bir yolunu bulurum" diyen bir figür.
  • İsmail Küçükkaya: İBB'den fonlandığı iddialarıyla gündeme gelen, Halk TV ekranlarından devlete bağlılık yemini ederken, bir yandan da iş arayışına giren bir isim.
  • Ece Üner: Kayığına bindiği Fatih Altaylı'ya güvenerek, muhaliflerin Asena'sı olma yolunda ilerleyen bir spiker.

İsmail Saymaz: Bir Çekirgenin İbretlik Yolculuğu

İsmail Saymaz, medyanın en yetenekli çekirgelerinden biri olarak tanımlanıyor. Muhalif görünerek, pek çok karpuzu koynunda taşımaya çalışan Saymaz, son bir yıl içerisinde artan paranın cazibesine dayanamayarak rotasını tamamen Ongun ve İBB'ye çevirdi. Adeta bir siyasi figürün trolü haline geldi. Para ilişkisine girdiği yer adına haber yapan kişi gazeteci değildir. Paranın cazibesine dayanamayarak, tüm yumurtalarını tek sepete doldurma hatası yapan Saymaz, iyot gibi açığa çıktı ve gözaltı süreci yaşadı.

Saymaz'ın yaşadığı bu süreç, aslında pek çok gazeteciye bir ders niteliğinde. İki kuruş para uğruna onca yılın gazetecilik emeğini çöpe atmanın ve ailenize bu korkuları yaşatmanın ne anlamı var? Emin olun, aklı başında olan meslek emekçileri de bunların gayet farkında. Artık sektörde herkes uyandı.

Cafer Mahiroğlu'nun Çaresizliği

Halk TV'nin sahibi Cafer Mahiroğlu'nun iktidara uzlaşma mesajları gönderdiği, ancak kapıların yüzüne kapandığı iddia ediliyor. Üstüne bir de bu çabalarını Ongun tarafı duyunca, büyük gerilim patlak vermiş. "Paraları bizden alıyorsunuz, bizi yolda bırakamazsınız" kavgası çıkmış. Durumu idare edemeyen Mahiroğlu, yayınlara daha az karışır olmuş. Sağa sola da "kanalla artık eskisi gibi ilgilenmiyorum" diyormuş. Soluğu sık sık Londra'da alan Mahiroğlu'nun Türkiye'ye bir daha dönmeme planı da masada. Bakalım Mahiroğlu emekçileri ortada bırakıp, kendi başının çaresine bakabilecek mi?

Medyada yaşanan bu değişim, aslında bir dönüm noktası. Yıllardır süregelen dengeler alt üst olurken, yeni oyuncular sahneye çıkıyor. Orta yolcuların devri kapanırken, dürüst, ilkeli ve bağımsız gazetecilik anlayışının önemi daha da artıyor. Unutulmamalıdır ki, cehennemin en karanlık yerleri buhran zamanlarında tarafsız kalanlara ayrılmıştır.

İlgili Haberler